Bebeklerde Büyüme ve Gelişme Tüm Detaylarıyla

Bebeklerde Büyüme ve Gelişme  | Çocukluk çağı, döllenme ile başlar ve ergenliğin tamamlanmasına kadar devam eder. Bütün diğer canlılara göre insanda çocukluk çağı daha uzun sürer. Tek hücre olarak yaşama başlayan insan haftalar, aylar ve yıllar boyunca büyür, gelişir; birçok karmaşık işi yapabilen, düşünen ve düşüncelerini ifade edebilen, kişilik sahibi bir yetişkin durumuna gelir.

Bebeklerde Büyüme ve Gelişme

Büyüme ve gelişme benzer anlamları ifade eden terimler değildir. Ancak sağlıklı çocuklarda büyüme ve gelişme paralel seyreder. Büyüme kantitatif değişiklikleri yani vücut hacim ve kütlesinin artışını ifade eder. Gelişme ise (olgunlaşma, farklılaşma) biyolojik işlevlerin kazanılmasını ifade eden bir terimdir. Hücre ve dokuların yapı ve bileşimindeki değişiklikler sonucu olur.

Büyüme ve Gelişmeyi Etkileyen Faktörler

Uterus İçi Ortam Faktörleri: Döllenmiş yumurtanın normal bir yenidoğan durumuna gelebilmesi için gebe annede çocuğa zararlı olabilecek bozukluklar bulunmaması, uterus ve plasenta fonksiyonlarının normal olması gerekir. Anne karnındaki ilk 8 hafta organogenez çağı olduğundan özellikle bu dönemdeki zararlar; embriyonun ölümüne, gelişim bozukluklarına ve konjenital anomalilere yol açar. Annenin gebelikteki hatta daha önceki beslenmesi de doğum tartısını etkilemektedir. İyot eksikliği olan annelerin çocukları guatrlı, demir eksikliği olan annelerin çocukları demir depoları eksik doğmaktadır. Plasenta bozuklukları, uterus duvarına implantasyonun iyi olmayışı, uterus dışı implantasyon, oligohidramniyos, çoğul gebelikler; embriyo ve fetusun normal gelişimini etkiler. Gebeliğin özellikle ilk haftalarında ilaç kullanımı, sigara kullanımı büyüme gelişme üzerinde etkilidir. Gebelikte radyoaktif ışınlar çocukta mikrosefali, spina bifida, zeka geriliği, ekstremite bozuklukları gibi doğumsal anomalilere yol açabilir. Gebeliğin ilk 3 ayında annenin geçirdiği virüs enfeksiyonları özellikle kızamıkçık çocuk için çok zararlıdır.

Embriyonal yaşamda anneden plasenta yoluyla alınan kızamıkçık enfeksiyonu, çocukta; kalp anomalisi, katarakt, sağırlık, mikrosefali ve zeka geriliği gibi komplikasyonları olabilen Konjenital Rubella Sendromuna yol açar. Konjenital toksoplazmoz, mikro veya makrosefali, kafa içinde kalsifikasyon, göz bozuklukları ve sistemik belirtilerle ağır ve çoğu zaman öldürücü bir tablo yapar.

Genetik-Kalıtım: Çocuğun döllenme anında edindiği genetik yapı ve taşıdığı genlerin birbirine karşılıklı etkisi büyüme gelişme potansiyelini belirler. Genetik potansiyele ancak optimal çevre koşullarında erişilebilir. Genler kromozomlar üzerinde sıralanmıştır ve her bir kromozomda binlerce gen bulunur. Her kromozomda 20.000 adet gen vardır. Son yıllarda büyüme üzerine etkili otozomal genler (SHOX, vb) de bulunmuştur. Genlere bağlı özellikler kişiler arasındaki farklılıkları etkiler. Genetik faktörler hem prenatal hem postnatal büyüme üzerine etkilidir. Genotip ve fenotip kavramları canlının kalıtımsal yapısını tanımlamaktadır. Genotip canlının anne ve babasından kalıtımla sahip olduğu genetik kodlamanın genelini açıklar. Oysa bireyde gözlenen ve değerlendirilebilen özellikler genotipin ancak bir kısmıdır. Kişinin fiziksel özellikleri, kişiliği, zekası, eğilimleri gibi kişiye has özellikleri fenotip kavramını açıklar. Kişiye has özelliklerin birleşiminden oluşan fenotip, bireyin genotipindeki özelliklerin gözlenebilen yansımalarıdır. Genetik bozukluklar zihinsel engelle (mental retardasyon) veya şiddetli davranış anormalliğiyle ilişkili olabilir.

Hormonlar: Gelişimin biyolojik temellerinde hormonların etkisi oldukça önemlidir. Endokrin bezlerden salgılanan hormonlar kan yoluyla bütün vücuda yayılırlar ve hedef organı tetiklerler. Organizmanın dengesi ile ilgili olan hormonlar beyinde bulunan hipotalamusun kontrolü altındadır (Ataman 2009 p.14). Hipofiz bezi diğer endokrin bezlerin salgılarını denetler. Hipofiz bezi başın arkasında ve beynin altında yer alır, uzun kemiklerin gelişmesini sağlar. Tiroit bezinden tiroksin hormonu salgılanır. Bu hormonun küçük yaşta az salgılanması kretenizm ve zihinsel geriliğe neden olur. Paratiroit bezi vücudun kalsiyum ve fosfor dengesini sağlar. Vücut kalsiyum düzeyi kemiklerin gelişimini, kasların çalışmasını, sinir sistemini, kalp atışlarını, kanın pıhtılaşmasını etkiler. Ergenlik döneminde böbreküstü bezi ve gonadlardan salgılanan seks/cinsiyet hormonları da büyüme ve gelişmeyi etkiler. Endojen ve eksojen, yüksek glukokortikoid düzeyleri büyümeyi bozar.

Biyolojik Deneyimler: Geniş bir bakış açısıyla bakıldığında insan doğası üzerine yalnızca genetik ve epigenetik değil, genetik temeli olmayan prenatal ya da postnatal biyolojik faktörlerin de etkisi vardır. Örnekler travmatik beyin hasarı, hipoksik iskemik ensefalopati, meningoensefalit, konjenital beyin malformasyonları ve doğum öncesi ilaç kullanımına maruz kalmayı içerir. Bu unsurların iyi tanımlanmış biyolojik bir mekanizmaya sahip olmasından dolayı genellikle gelişim ve davranış üzerinde güçlü kısıtlayıcı etkisi olduğu düşünülmektedir.

Cinsiyet: Cinsiyetin büyüme üzerinde etkili olduğu, kız ve erkeklerde büyüme ve gelişme sürecinin farklı seyrettiği bazı kaynaklarda belirtilmektedir.

Erkek bebekler doğumda kızlara göre daha iridirler. Ancak bu fark çok da önemli değildir.

Ayrıca eşit doğum ağırlığındaki yenidoğan kız ve erkek bebekler karşılaştırıldığında, kızların kas ve sinir olgunlaşması bakımından erkeklerden biraz daha ileride olduğu görülmektedir. Okul öncesi döneme gelindiğinde, kız ve erkek çocukların büyüme gelişmeleri arasında bir farklılık görülmemektedir. Vücut yapısında en belirgin fark ergenlik döneminde görülür. Kalça genişliği kızlarda, omuz ve göğüs genişliği erkeklerde daha belirginleşir. Ergenlik çağı kız çocuklarında erkeklerden yaklaşık iki yıl önce başlar. Bu nedenle kızlarda, erkeklerden ortalama iki yıl önce hızlı büyüme gelişme görülür. İki yıl sonra erkeklerde büyüme ve gelişme birden hızlanır ve birkaç yıl daha devam eder. Bu da erkeklerin aynı yaştaki kızlardan çoğunlukla daha uzun olmasını sağlar.

Bebeklerde Büyümeye Etkisi Olan Beslenme

Normal büyüme ancak yeterli ve dengeli bir beslenme ile gerçekleşebilir. Normal hücre büyümesi için protein alımı önemlidir. Kemik mineralizasyonu için dengeli bir Ca, P metabolizmasına gereksinim vardır. A ve D vitaminleri de normal büyüme için gereklidir. Yapı ve enerji maddeleri yeteri kadar sağlanamayan bir çocuk organizması ilk önce büyüme ve gelişmesini durdurur. Günümüzde bilimsel araştırma sonuçlarına göre bebeklerin doğumdan itibaren ilk altı ay boyunca sadece anne sütüyle beslenmeleri ve su dahil hiçbir ek besin almamaları, altıncı aydan sonra uygun ek besinlere başlanarak emzirmenin en az 2 yaşına kadar sürdürülmesi önerilir. Anne sütü alan çocuklarda zeka, motor gelişimi daha iyidir ve otizme daha az rastlanır. Bu sebeple bebeklere ilk altı ay tek başına anne sütü verilmesi önerilmektedir.

Bebeklerin Büyümesinde Sosyoekonomik Düzeyin Önemi

Çocuğun içinde bulunduğu aile yapısı, ailenin gelir düzeyi, anne ve babanın eğitim seviyeleri, sağlık durumları gibi sosyoekonomik etmenler gelişimi önemli ölçüde etkilemektedir. Anne eğitim düzeyi, annenin sosyoekonomik durumu veya maternal IQ gibi değişkenler, prematürite, menenjit, evlat edinilme gibi risk faktörleri dışında, gelişimin en güçlü belirleyicilerindendir. Annenin eğitim ve zeka düzeyi, gelişim gecikmelerinin çoğunluğunda neden ya da artırıcı etmen olarak bulunmaktadır. Tek yumurta ikizlerinden, yüksek sosyoekonomik koşullarda yetişen çocuğun zeka seviyesi 18 daha yüksek olmaktadır. Ailedeki çocuk sayısı da gelişimi etkileyen önemli faktörlerdendir. Sık aralıklarla çocuk sahibi olan ailelerde genellikle son çocukların gelişim düzeyi, ilk çocuklarınkinden daha geri olmaktadır.

Bebeklerde Büyümeyi Engelleyen Hastalıklar:

Doğumdan sonra büyüme-gelişmenin normal olarak devam etmesi için gerekli koşullardan biri sağlık durumunun iyi olmasıdır. Doğumsal (kalp hastalığı, böbrek fonksiyon bozukluğu, vb) veya edinsel (ensefalit, kronik nefrit vb.) hastalıklar kronik gidişleri veya bıraktıkları kalıcı hasarlarla büyüme ve gelişmeyi bozar ve durdurur.

Anne-Baba, Aile Yapısı ve Çevresel Unsurlar:

Ebeveynin çocuğa gösterdiği tutum ve davranışlar; çocuğun tüm kişiliğini etkiler. Daha kuralcı, yaşıtlarına karşı olumsuz tutumlar sergileyen çocukların aşırı sınırlayıcı ailelerde yetiştiği gözlemlenmektedir. Nöromotor gelişimi etkileyen faktörlerin incelendiği bir araştırmada ağladığı zaman kucağa alınan çocukların istatistiksel açıdan anlamlı olarak daha erken bilinçli, anne baba dediği saptanmıştır. Çocuğu ile konuşmak için vakit ayırdığını söyleyen annelerin çocuklarının istatistiksel açıdan anlamlı olarak daha erken bilinçli, anne baba dediği bildirilmiştir. Çocukların sevgi, ilgi ve olumlu uyaranlardan uzak yetiştirilmeleri de gelişim bozukluklarına, büyümede duraklamalara yol açabilir. Annedeki depresyon bebeğin fiziksel ve ruhsal gelişimini kısa ve uzun dönemde olumsuz etkileyebilir. Annenin ruhsal sorunları ve kaygı bozuklukları, anne-çocuk ilişki bozukluğu, sosyal desteğin azlığı, geniş aile, stresli olaylar, dört yaşındaki zeka düzeyi ile ilişkili bulunmuştur. Buna karşılık erken anne çocuk iletişimi, annenin çocuk gelişimi konusunda bilgi sahibi olması, ilk bir yaşta anne veya bakım veren ile bebeğin ilişki derecesi 18. aydaki gelişimsel düzeyde en etkili unsur olarak bildirilmiştir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir