Aile

Ailelerde psikolojik sağlamlık tanımı

Pozitif psikoloji, bireylerde doğuştan bulunan güçlü yanlarının olduğu ve bu güçlü, sağlam yanlara odaklanmalarının, üzerinde çalışmalarının bireylerin ruhsal iyi oluşunu korumada ve uyumsal sorunlarını iyileştirmede yardımcı olacağı savunulan güncel bir bakış açısıdır. Pozitif psikoloji kavramı içinde incelenen psikolojik sağlamlık da son dönemlerde bireylerin ergenlik ve çocukluk çağlarında maruz kaldıkları yıkıcı yaşantılarla birlikte incelenmeye başlanmıştır. Sağlamlık kavramının tarihte ortaya çıkışı incelendiğinde; insanların maruz kaldıkları yoksulluk, yoğun travmalar (fiziki ve psikolojik), şizofreni hastalığı gibi durumlar karşısında gösterdikleri tepkileri incelemek amacıyla yapılan araştırmalarla üzerinde durulduğu tespit edilmiştir. Tarih boyunca şizofren bireyler incelendiğinde hastalığın sebep olduğu olumsuz etkilere odaklanılmıştır. Bu hastaların az da olsa bir bölümünün yaşadığı olumlu etkiler ya da daha az olumsuz etkilenmelerine önem verilmemiştir. Şizofren hastaların bazılarının hastalığın tahmin edilen olumsuz etkilerini yaşamadıkları fark edildiğinde ise hastalar ya da şartları ile ilgili farklı bir durum olduğu düşünülmüştür. Böylelikle bilimsel olarak sağlamlık kavramı incelenmeye başlanmıştır.

Ailelerde psikolojik sağlamlık tanımı

Psikolojik sağlamlık, multidisipliner bir kavram olduğundan birçok farklı tanımı bulunmaktadır. Bazı araştırmacılar sağlamlığı incelerken iki ana faktöre önem vermişlerdir. İlk faktör; sağlamlık yıkıcı yaşam olaylarından sonra bu olayların etkilerinden kurtulmaya, iyileşmeye, yaşanılan stresten sonra yeniden kendine gelebilme becerisine, kısa sürede eski dengeye yeniden sahip olabilmeye ve olayı yaşamadan önceki sağlığa kavuşabilme becerisine odaklanır. Diğer faktör ise; bu becerilerin, iyileşmenin sürdürülebilirliğidir. Psikolojik sağlamlık kişinin maruz kaldığı, strese sebep olan içsel etkenlerin (uyumsuz davranışsal problemler, umulmayan hassaslık, gelişime yönelik uyumsuzluklar gibi) ve dışsal etkenlerin (hastalıklar ve kayıplar gibi) üstesinden gelebilmektir. Ayrıca, kişinin maruz kaldığı zorlu ve riskli bir yaşam olayının olumsuz etkileriyle, onda yarattığı gerilimle baş edebilmesi ve bu etkilerden kurtulabilmesi, iyiye gitmesi ile ilgili olan bu terim psikolojik sağlamlık/yılmazlık olarak adlandırılmaktadır. Uluslararası literatürde de “resilience” olarak bilinen psikolojik sağlamlık bireyin zorlandığı şeylerle baş edebilme, üstesinden gelebilme kapasitesi, kişinin yaşadığı bir hastalık, depresyon, karşılaştığı travmatik bir durumdan sonra yeniden olağan haline dönebilme yetisi, iyileşebilme becerisi olarak açıklanmaktadır.

Garmezy (1991)’e göre alanyazında, psikolojik sağlamlık kişinin yaşadığı zorlu bir yaşam olayından sonra yeniden olağan haline dönebilme becerisi, sağlıklı olarak adapte olabilme yetisi olarak tanımlanmaktadır. APA (2014), psikolojik sağlamlık kavramını “bireyin sıkıntılı bir durumla, travmayla, bir felaketle, tehditle ya da yoğun bir stres kaynağıyla karşılaştığında (aile ve ilişki problemleri, ciddi sağlık problemleri ya da iş ve finansal stresler gibi), bu durumlara uyumlu hale gelebilme süreci, adapte olabilme hali” olarak tanımlamaktadır. Diğer bir deyişle, zor yaşam olaylarından sonra ”kendini toparlamak” olarak tanımlanabilir. Isparta’da 320 kişinin katıldığı bir çalışmada bireyin çocukluk çağında maruz kaldığı psikolojik istismarın yetişkinlik döneminde kişide depresyonu, zayıf öz saygıyı ve psikolojik sağlamlığı etkilediği tespit edilmiştir.

Diğer yandan, erken çocukluk dönemi psikolojik sağlamlığın oluşumunda oldukça önemli bir yere aittir. Çocuğun onay ihtiyacı yerine getirilmezse, eleştirel ya da aşırı koruyucu bir tutum sergilenirse, çocukta kendine karşı güvensizlik, tereddütte olma hali ve tek başına hareket edememe başlayacaktır. Bu şekilde yetiştirilen çocukların yetişkinlikte özgüvenlerinin, sorun çözme becerilerinin ve psikolojik sağlamlıklarının daha zayıf olduğu tespit edilmiştir. Aynı zamanda, literatür incelendiğinde çocukluk çağı travmaları ile psikolojik sağlamlık arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu sonucu saptanmışır. Benzer şekilde, çocukluk döneminde yaşanılan pozitif yaşantıların psikolojik sağlamlık ile arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Psikolojik sağlam bireylerin özellikleri

Psikolojik sağlamlık çeşitli kişilik özellikleri ile ilişkilidir; bunlardan bazıları yaşam doyumu, olumlu duygusallık, iyimserlik, özsaygı, öğrenilmiş iyimserlik ve umut olarak belirlenmiştir. Sağlamlığa sahip kişilerin doğumundan itibaren aktif, enerjisi yüksek ve adaptasyonu iyi, kolay mizaçlı, hazzı öteleyebilen özellikleri olduğu belirtilmiştir.

Rutter’e göre, sorunlar karşısında özgüveni yüksek olan kişiler daha işe yarar baş edebilme yöntemi bulmaktadırlar. Psikolojik sağlamlığı olan bireyler durgun ruh hali, esneklik, uyumlu olma, duyarlılık, mizahi yönden gelişmiş olma, değişik bakış açılarına sahip olma, entelektüellik, dini inanca sahip olması gibi özelliklere sahiptirler. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki hayattaki hedeflerinin bilincinde, olumluya daha çok odaklanan, sorun çözme becerileri ve sosyal becerileri gelişmiş olan bireylerin psikolojik sağlamlığı daha yüksektir.

Psikolojik sağlamlıkla ilgili risk ve koruyucu faktörler

Psikolojik sağlamlığın risk faktörlerini açıklarken; risk kavramının tanımlanması önemlidir. Türk Dil Kurumu ”risk” kavramını ”zarara uğrama tehlikesi” ile tanımlamaktadır (TDK,2019). Risk kavramını bazı araştırmacılar bir ya da birden çok faktörün durumun ya da olayın olumsuz olarak sonuçlanma ihtimalini artırmaya sebep olması olarak açıklarken; diğerleri bir olayın, durumun ya da yaşantının bir sorunun ortaya çıkmasını, sürmesini ve daha da kötüleşme ihtimalinin artmasına sebep olması olarak açıklamaktadır. İlk olarak psikolojik sağlamlık araştırmaları yalnızca bir risk faktörü üzerinde yapılırken, sonraki zamanlarda birden fazla risk faktörü araştırmaları yapılmıştır. Aynı zamanda bu risk faktörlerinin psikolojik sağlamlık üzerindeki etkisi üzerine de araştırmalara sürmektedir. Yapılan çalışmalara göre, bir davranış ancak riskli şartlar içinde oluşursa, kişinin gösterdiği tutum psikolojik sağlamlık açısından incelenir. Risk faktörleri bireysel, ailesel ve çevresel risk faktörleri olarak üç gruba ayrılmaktadır. Diğer yandan, psikolojik sağlamlık üzerinde çalışan çocukluk çağı çalışmacıları, psiko sosyal problemlerin kaynağı olan risk faktörlerine odaklanmak yerine, kişideki olumlu, sağlam yönlerin üzerine yoğunlaşılması gibi bir bakış açısına sahip olmuşlardır. Koruyucu faktörler, bireyin hayatındaki risklerin ve olumsuz şartların kişi üzerindeki olumsuz etkilerini indirgeyen ya da bitiren faktörler olarak tanımlanır.

Uluslararası literatürde psikolojik sağlamlıkla ilgili yapılan birçok çalışma bulunmaktadır. Bunlardan biri, cinsel istismara uğramış, kurum tarafından bakılan ergenlik çağındaki 99 kız çocuğuyla birlikte yapılan bir çalışmadır. Bu çalışmada, psikolojik sağlamlık üzerinde aileden gelen yardımın, gelecekle ilgili umudun, eğitimin, arkadaş ilişkisinin ve dinin koruyucu faktör olup olmadığı araştırılmıştır. Sonuçlar göstermiştir ki, psikolojik sağlamlığı yüksek kız çocukları geleceğe daha iyimser bakan ve eğitim hedefleri daha belirgin olan kişilerdir. Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşen 11 Eylül saldırılarına tanıklık etmiş bireylerle yapılan bir çalışmada, genel olarak bakıldığında psikolojik sağlamlığın yüksek olduğu görülse de; saldırıyı daha fazla yaşayanlarda daha az psikolojik sağlamlık olduğu tespit edilmiştir.

Genel olarak risk ve koruyucu faktörlerin ilişkisiyle birlikte meydana gelen etkin süreç psikolojik sağlamlık olarak açıklanmaktadır ve bu sürecin kişinin zorlandığı yaşam tecrübelerinin etkisini değiştirdiği düşünülmektedir. Bu sebeple risk ve koruyucu faktörlerin üzerinde durulması psikolojik sağlamlık kavramı açısından önemlidir. Bu bölümde bireysel, ailesel, çevresel risk ve koruyucu faktörler üzerinde durulacaktır.

Bireysel Risk Faktörleri

·         İlaç- fetal alkol kullanımı (İlmen,2020)

·         Erken doğum (Gizir, 2007)

·         Madde bağımlılığı

·         Erken yaşta gebe kalma

·         Zeka seviyesinde düşüklük

·         Akademik başarısızlık

·         Utangaç olma

·         Kronik ya da psikiyatrik hastalıklar (Gizir, 2007)

·         Etnik toplulukta yer alma (İlmen,2020)

Bireysel Koruyucu Faktörler

·         Bilişsel düzeyin iyi seviyede olması

·         Empati yapabilme

·         Geleceği planlama

·         Sorumluluk sahibi olma

·         Mizah yapabilme

·         Olumluya odaklanabilme

·         Benlik saygısı fazla olabilme

·         Akademik başarıyı olumlu görme

·         Problem çözebilme becerisi

·         Yardımsever olabilme (İlmen, 2020)

Şekil 2.2: Bireysel Risk ve Koruyucu Faktörler

 

Ailesel Risk Faktörleri

·         Anne-baba ölümü (Lin, Sandler, Ayers, Wolchik ve Luecken, 2004)

·         Psikiyatristik hastalığa sahip anne-baba ile yaşama (Masten, 2001)

·         Yalnızca bir ebeveynle yaşamak

·         Ev içi şiddete maruz kalma

·         Çocuğun ebeveynleri ile iletişiminin sağlıklı olmaması

·         Madde kullanımı olan ebeveyne sahip olma, sosyal izolasyon, sosyal destek eksikliği (Durlak, 1998)

·         Evlat edinilmiş olma, boşanmış ebeveyn çocuğu olma (Öz ve Yılmaz,2009).

Ailesel Koruyucu Faktörler

·         Ebeveynle aynı evde yaşama, anne-babayla olumlu bir ilişkiye sahip olma, lise sonrası eğitimi olan ebeveyne sahip olma (Öz ve Yılmaz, 2009)

·         Sosyo-ekonomik düzeyin iyi olması

·         Çocukla ilgili gerçekçi istekler (Gizir, 2007)

·         Ailede depresyon ve madde kullanımı olmaması, ailede istismar olmaması (Herrman ve diğerleri, 2011)

Şekil 2.3: Ailesel Risk ve Koruyucu Faktörler

 

 

Çevresel Risk Faktörleri

·         Fiziksel ve cinsel istismar, düşük sosyo-ekonomik statüye sahip olma, evsizlik, yeterli olmayan beslenme (Öz ve Yılmaz, 2009).

·         Kötü akran ilişkileri, işsizlik, göç, toplum tarafından uygulanan şiddet (Gizir, 2007; Terzi, 2008; Tümlü, 2012).

Çevresel Koruyucu Faktörler

·         Olumlu rol modele sahip olmak, pozitif akran ilişkileri, yetişkin biriyle pozitif ilişkide olmak (Öz ve Yılmaz, 2009).

·         Toplum güvenliğinin fazla olması

·         Olumlu okul deneyimi, sağlık servislerine kolay ulaşabilme

Şekil 2.4: Çevresel Risk ve Koruyucu Faktörler

Damla Soylu | Psikolog