Etkileyici Konuşma için 3 Büyülü Teknik

Etkileyici Konuşma için 3 Büyülü Teknik  | Mükemmel bir sohbet sanatçısı olunur mu yoksa doğulur mu?

Şimdi ne demek bu?

Sosyal ortamlarda o ilk büyülü etkiyi yapanlar var ya?

Tanımadığı insanlarla hemen sohbete başlayıp aradaki bağı güçlendirebilenler, ortamın şenlendiricileri. Bazı insanlar var saatlerce diğerleri ağzı açık bir şekilde onları dinliyor.

Yani sohbeti domine edebilen ve kolayca sohbet başlatıp bunu tatlı bir şekilde götürebilen insanlar.

Ne diyoruz biz bunlara toplumda?

Bir isimleri var bunları, bir adları var.

Şeytan tüyüne sahip adam ya da kadın diyoruz şeytan tüyüne sahip.

Bu konuda şeytan tüyüne sahip olma konusunda nasıl usta olacağız, yani ne yapabiliriz, neler yapabiliriz?

Üç tane büyülü teknik, üç büyülü teknikle şeytan tüyüne sahip olma konusunu iyice özümseyeceğiz.

Hazırsanız başlayalım.

Ben üniversite eğitimini Almanya’da tamamladım.

Benim uzmanlık alanım retorik yani etkili ve ikna edici konuşma sanatı.

Siyasette, liderlikte, iş hayatında, özel hayatta etkili ve ikna edici konuşma sanatı.

Şimdi sevgili dostlar biz ne yaptık bugüne kadar?

Mesela etkili iletişimde açık olmak bundan bahsettik, etkin dinleme dedik böyle bir konumuz vardı, pozitif beden dili falan gibi bir sürü konuda konuştuk değil mi sizlerle?

Bunlarla ilgili bir sürü video çektik Deniz Akademi’de ama bu videoda biraz başka bir şey yapıyoruz. Şeytan tüyüne sahip sohbetin ustası olabilmemiz için kullanabileceğimiz üç tane farklı tekniği paylaşacağım.

Şeytan tüyüne sahip insanların kullanacağı teknikler.

Neler şeytan tüyüne sahipler?

Bunu doğuştan gelen bir şey mi yoksa sonradan mı öğrenmişler? Şeytan tüyüne sahip olmak öğrenilebilir bir beceri. Tıpkı neye benziyor bisiklet sürmeye sonradan öğreniyoruz değil mi veya on parmak klavye kullanmak mesela bunu da sonradan öğrendik. İşte şeytan tüyüne sahip olmak da öğrenilebilir, sonradan öğrenilebilir bir beceri. Bu beceriyi öğrendiğimizde ne olacak? Yani buna sahip olduğumuzda ne geçecek bizim elimize?

Bu beceriyi öğrendiğinizde hayatınızın her alanında muhteşem değişimleri fark ederseniz.

Garantisini veririm bunun.

Aileniz, partneriniz, iş arkadaşlarınız, dostlarınız yani hem özel hayatta, hem profesyonel hayatta, iş hayatında size çok fazla avantaj sağlar. Bu yazıyı birkaç kere daha okuyabilirsiniz, notlar alabilirsiniz sonra bunu hayatımıza nasıl uyarlayacağız buna bakacağız, pratiklerle gideceğiz yani.

Bu üç teknikle ne yapıyorum? Tıpkı insan mıknatısı gibi bir şey oluyoruz. Çevremizdeki insanları kendimize çekmeye başlarız. Bunun da garantisini veririm.

O zaman haydi Oğuz anlat yani heyecanı yükseltiyoruz dizi gibi.

Hadi gelin daha yakından bakalım.

Etkileyici Konuşma için 3 Büyülü Teknik

Bir numaralı tekniğimiz ismi biraz havalı önce havalı adını söyleyeceğiz, sonra normal ismini söyleyeceğiz.

Nedir adı?

Fake it until you make it yani olana kadar taklit et öyle söyleyeyim olana kadar taklit et.

Şimdi kulağa biraz garip geldiğinin farkındayım.

Yani taklit etmek, mış gibi davranmak falan bunlar negatif şeylermiş gibi algılanıyor yani şöyle düşünelim mesela bir iş görüşmesine gidiyorsun değil mi?

Görüşmeye gitmeden önce ne diyorlar yani kendin gibi ol falan diyorlar yani. Böyle tavsiyeler geliyor kendin gibi ol, rahat ol, kendin ol falan. Yani bana bu böyle çok da iyi bir tavsiyeymiş gibi gelmiyor.

Bu çok doğru bir tavsiye mi? Bence hayır.

Şimdi sen ne yaparsın önemli bir görüşmeye gidiyorsan. Her zamankinden daha güzel giyinirsin, en kibar tavrını takınırsın, coşkulu olursun, en tatlı ve bir o kadar da böyle profesyonel güçlü bir ses tonu kullanırsın ve görüşmeye o şekilde gidersin değil mi yani o bir hazırlığı var. Yani o ortama hazırlık var, bir özen var, bir ihtimam var bunlar var değil mi?

Yani o süreçten geçersin.

Çünkü neden böyle?

İlk izlenim birçok kararı, birçok ilişkiyi etkileyen ana faktör. O insanların seni ilk gördüğünde, ilk konuşmaya başladığın anda oradaki veriler sonuçları etkiliyor yani bağlıyor mevzuyu. Ondan sonraki süreci etkiliyor. Herkeste o ilk intibada başarılı olmak istiyor, o ilk duruşta.

Ne yapıyoruz bu yüzden?

Giyimden beden diline, ses tonundan konuştuklarımıza kadar her şeyimize dikkat ediyoruz. Yani olduğun gibi ol durumu çok da olmuyor.

Aynı durum sohbet için de geçerli işte.

Peki başlığımızın adı neydi?

Olana kadar taklit et, olana kadar taklit et yani bu çok işe yarayan bir metot.

Nasıl kullanacağız Oğuz biraz somutlaştırır mısın?

Tabii ki somutlaştırayım.

Yapılan bir araştırma var, bir çalışmaya göre kendini karşı tarafa pozitif olarak tanıtıyoruz ya orada harcadığımız eforla, o eforun karşılığında insanlardan aldığımız pozitif geri dönüş tam anlamıyla bizi bir döngüye sokuyor.

Nasıl bir döngüye sokuyor biliyor musunuz?

Şöyle bir döngüye sokuyor.

Kendimizde bu somut değişiklikleri içselleştirmeye başlıyoruz.

Oğuz ne diyorsun ben hiçbir şey anlamadım?

Söylediğim gibi biraz uzun oldu ama bu aslında şu yani senin duruşun nasılsa, senin tarzın nasılsa insanlar sana onunla ilgili geri bildirim veriyorlar ya.

Sen o geri bildirimi aldıkça o duruşun, tarzın güçlenmeye başlıyor. Silik durursan karşı taraftan o geri bildirimi alıyorsun, güçlü durursan onu alıyorsun ve bunun üzerine bu döngü oturmaya başlıyor.

Bu yüzden ilk intibada, ilk 8 ila 10 saniye diyelim bir sürü bilimsel çalışma var. O ilk intibada mış gibi yapmak yani hafif bir tiyatro gibi düşünmek. E bir sahnedir tüm dünya, tüm erkekler ve kadınlar o sahnede birer oyuncu değil mi?

Evet oyuncu.

O zaman ne yapıyoruz?

İlk intibada, ilk girişte pozitif durmak, güçlü durmak, dik durmak, görüntümüzle gülüşümüzle karşı tarafa pozitif nokta atışı mesajlar göndermek. Bunu yaptığımızda karşı taraftan da biz o pozitifi almaya başlıyoruz.

Alınca ne oluyor?

Kendi içimizdeki o pozitif his öz saygı, öz güven güçlenmeye başlıyor.

O yüzden ne olursa olsun ilk adımda mış gibi yap, mış gibi yap. Karşı tarafın suratı beş karış olsa da, ortamda herkesin canı sıkkın da olsa mış gibi yap.

Evet ilk maddemiz neydi mış gibi yapmak dedik değil mi? Taklit et özellikle ilk intibada, ilk girişte güçlü görüntüyü sergile. Diğerlerinin suratı beş karış bile olsa sen o güçlü görüntüyü sergile bir bu.

İki çok daha önemlisi.

Karşıdaki kişiyi, karşındaki kişiyi özel hissettirmek, özel hissettirmek. Özel hissettirmeyi ben stratejik bir silah olarak düşünüyorum ve böyle kullanıyorum. Sohbetteki sempatiyi toplayabilmek, o sohbet sırasındaki tüm sohbet puanlarını toplayabilmek için buna ihtiyaç var.

Nasıl yapacağız Oğuz?

Şöyle yapacağız?

İnsanların gurur duyduğu noktalara dokunuş yapın. Gurur duyduğu durumlara nokta atışı yapın.

Örnekleyelim mi?

Örnekleyelim.

Şimdi karşınızdaki kişi çok spor yapmayı seven biri tamam mı? Spor salonundan çıkmıyor bunu biliyorsunuz. Çok da formda görünüyor, bir sürü kilo da vermiş, fit duruyor falan. Şimdi siz verdiği kilolara, fit duruşuna odaklanırsanız yanlış yaparsınız özel hissettirmezseniz böyle.

Bunun yerine neye odaklanın biliyor musunuz? Çalışma azmine, kendine bakma kararlılığına, bu konulara odaklanıp burayla ilgili yorumlar yapın.

Bir başka örnek.

Mesela biri kariyerinde çok başarılı. Ya gerçekten çok iyi bir yerdesin.

Koltuk ve ünvana atıf yapmak.

Bunu yapma işte retorik de bunu yasaklar bunu yapma. Bunun yerine doğru zamanda, doğru şekilde fırsatlardan yararlanabilme becerin var, öngörün çok iyi, yaratıcılığın çok iyi.

Bu tip şeyler söyleyin yani onun o mevzuya, ulaşmak istediğin nokta vardı ya oraya ulaşırkenki yol haritasını, disiplinini bunlardan bahsedin. İnsanların mesela doğuştan sahip olduğu ya da kazanmak için hiç çaba sarfetmedikleri şeyler üzerine de iltifat etmeyin.

Bu da insanları özel hissettirmez.

Mesela güzellik, yakışıklılık zaten bu insanlar bunu biliyor ve muhtemelen de çevrelerinden o kadar çok duydular ki.

Çok güzelsin ehhh daha farklı bir şey söyle.

Bu çok yakışıklısın eheh biliyoruz.

Farklı davranmak istiyorsan farklı yaklaşmak istiyorsam her şeyi bir kenara bırakalım.

Sohbet sırasında puanları toplamak istiyorsam bu şeytan tüyüne sahip insanlar var ya onların en çok odaklandıkları maddelerden birisi de bu olabilir.

Neye odaklanıyorlar biliyor musunuz?

Değerlere odaklanıyorlar değerlere.

Kişiler doğuştan edindikleri özellikleri üzerine konuşulmaktan o kadar da haz etmiyorlar. Bunu o kadar önemli bulmuyorlar ama uzun bir ama yaptıkları tercihler, zevkleri, mücadeleleri, planlamaları, öngörüleri. Bunlar üzerine yorumlar yaparsanız bu her zaman işe yarar.

Hazır konunuz özel hissettirmeyken birkaç noktanın da altını çizmemiz gerekiyor.

Mesela yorumlarınız kişinin kendisini iyi hissetmesine yönelik olmalı tamam mı?

O yüzden direk o kişiye yapmanız lazım genelleme yapıyoruz. İzmirliler çok sıcak insanlar ya sen de öylesin.

İşte Ankaralılar çok kültürlü, çok kitap okuyorlar sen de öylesin.

Bunlar bizim için bir şey ifade etmiyor.

Direk nokta atışı yap genellemeyi bırak.

İki mükemmel zamanlamayı bekleme tam biraz daha bekleyeyim tam şurada hayır aklına geldi ya ertelemeden hemen özel hissettirme kartını çek, iltifatını et yani. Beklediğin anda o etki kaybolmaya başlar aşağıya düşer. Dan diye araya girersen tabii ki hani sözü çok bölmeden dan diye girersen insanlar bir anda ne oluyor olur ve ardından da özel hissettirme. Bir şey daha söyleyeyim yani bir taraftan güzel şeyler söylüyoruz evet özel hissettiriyoruz diğer taraftan şunu da yapmasaydın, eskiden de bunu yapmıştın. E o onu götürdüye döndüğünüz andan itibaren gitti mevzu.

Bu kişinin kendini özel hissetmesini sağlamaz aksine kötü hissetmesine sebep olur. Bir de sıfatları kullanın sevgili dostlar.

Yani elbiseni çok beğendim yerine güneş sarısı elbisene bayıldım, muhteşem deyin.

İnsanların çok dikkatini çeker.

Sıfatlar üzerinden konuşmak insanlar, duymak en azından biz konuştuğumuzda insanlar bunu duyduğumuzda inanılmaz etkilenir.

Şeytan tüyüne sahip insanların iki numaralı özelliğiydi. Karşıdaki kişiyi özel hissettirecek dokunuşlar yapmak. Bir strateji gibi düşünmek.

Geldik üçüncü maddeye.

Üçüncü tekniğimizin adı kirpi yöntemi.

Şimdi taa bu Antik Yunan’dan gelme bir teknik. Antik Yunan’da kirpilerle tilkileri anlatan bir ders varmış. Tilkiler diyor pek çok şeyi bilirler ama kirpiler kocaman bir şeyi tek bir şey bilirler.

Nedir o?

Mesafeli olma.

Tilkiler mesafeli olmayı bilmez kirpiler çok iyi bilirler diyor.

Bu ne demek?

Şimdi kirpiler kışın hava soğuduğunda birbirlerine yakın durarak ısınıyorlarmış tamam mı ama ne kadar yakın yeteri kadar yakın duruyorlar.

Aksi durumda ne olur?

Oklar birbirini yaralayabilir.

Sevgili dostum açık konuşalım hiçbir zaman kimseye kör olacak kadar yakın durmayın kör olacak kadar.

Isınacak ve ısıtacak kadar yakınlık, mesafe yeterlidir. Şimdi yakınlık ve mesafe bizim ilişkilerimizi düzenlememizi sağlar. Bir şöyle bir doğru düşünelim tamam mı, uzun ve doğru düşünelim. Bir tarafında ne var yakınlık var, diğer tarafında ne var mesafe var. Şöyle söyleyebilirsin tamam Oğuz doğru varsa bir tarafta yakınlık varsa bir tarafta da mesafe varsa tam ortada bir yerde durmak, oradaki dengede durmak iyidir diyebilirsin ama bu mümkün olmaz.

Bazen yakın, bazen de uzak durman gerekir.

Yani şöyle o doğrunun üzerinde gidip gidip gelirsin. Birini, diğerini düzenlemek için kullanabiliriz diyebilirsin.

Şimdi bu ne demek biliyor musun aslında?

Baktın sohbet ortamı, ortama girdin, belli bir noktaya getirdin.

Baktın durum biraz böyle fazla, gereğinden fazla yakınlık durumu var.

Hemen kirpi tekniği mesafeyi koy, uzaklaş. Çok uzak olduğunu düşünüyorsan o zaman yakın dur. Kirpi tekniği aslında tüm iletişim modellerinde sadece bir sohbet ortamında değil tüm iletişim modellerinde uygulanması gereken bir metot.

Ne çok vıcık vıcık olacağız ne de çok soğuk durup mesafeli olacağız.

Orada çok narin bir denge var, çok narin bir denge. O dengeyi tutturup devam ettiğimizde ara ara yakın, ara ara mesafeli olduğumuzda insanlar ne düşünür biliyor musun? Ulaşmakta zorlanıyormuş hissiyatı olur ve seninle daha fazla vakit geçirmeye istekli olur.

İşte şeytan tüyüne sahip insanlar o bizim ağızlarımıza biraz bal sürmüş gibi oluyorlar ya sohbetlerinde.

Sonra bir daha görüşmek, bir daha görüşmek istiyoruz ya. İşte kirpi tekniğini bilinçli ya da bilinçsiz kullandıkları için bunlar oluyor. Evet bu yazıda şeytan tüyüne sahip, sohbetin ustası olmak için kullanılacak üç tane büyülü tekniğe baktık.

Üç büyülü teknik.

İlki neydi?

Mış gibi yapmak değil mi?

Mış gibi yapmak.

İkinci tekniğimiz özel hissettirmek.

Karşındakini özel hissettirecek şekilde bakmak.

Üçüncü tekniğimiz de kirpi modeli mesafeli olmak, uzak durmak.

O aradaki yakınlık, uzaklık o mesafe kirpi modeli.

Sizin var mı sohbeti tatlandırmak için kullandığınız teknik?

Siz neler yapıyorsunuz?

Var mı aranızda şeytan tüyüne sahip olduğunu düşünen?

Eğer varsa yorumlara yazın.

 

Oğuz Benlioğlu.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir